ana sayfa

Köyden Şehre de Şehirden Nereye
R.D. tarih 20.03.2011, 21:52 (UTC)
 Hiç düşündünüz mü? O eski günleri; hani o insanların tek katlı veya en fazla 2 katlı şirin bahçeli evlerde yaşadıkları zaman vardı ya. Geçmişin ahşap ve kerpiç evlerinden bahsediyorum. Ama şimdi onlarca katlı betonerme binalar var. Bunlar çok katlı kocaman yapılar. Bence böyle bir binanın 10. katında yaşasaydım, toprak ve doğadan uzak kalacaktım. Ayrıca kent yaşamınınsıkıcı yönleri var. Örneğin sokaklar insan dolup taşıyor.

Hiç bitmek bilmeyen araç ve korna sesleri, her taraf dev binalarca sarılmış, trafik vs...

Şöyle bir durum var. İşe git ve gel. Sıkılabilir ve yorulurum değil mi? Buna keza tavan yapmış bir stresim olamaz mı? Bence gayet rahatlıkla bu tespitlerim her an yaşanabilir.

Oysa kırsal yaşam öyle mi? Tabiki hayır! Stres düzeyi ve onu oluşturan faktörler daha düşük bence. Çünkü birincisi insan yoğunluğunun azlığı, ikincisi doğal ortam ve doğal yaşam ( Geniş ovalar, dağ havası ve tabiat ile kuş sesleri), üçüncüsü ve en önemlisi sessiz ve sakin bir hayat...

Bir ilkbahar günü erken saatlerde o mevsimin ılıklığıyla ötüşen horozlar, yeni doğmuş kuzucukların meleme ve çıngırak sesleri...İnsanların biribirini tanıdığı küçücük bir köy. Kişinin kendi ürettiği meyve ve sebze tüketmesi tabiki daha zevkli ve bir o kadar da sağlıklı oluyor. Doğal hayat konusunda yazan bir Bloger olarak şunu da eklemek isterim; Şehirde yaşayan bir çocuk leylek, baykuş, güvercin gibi doğada olan kuşları ve birçok hayvan türlerini ya hayvanat bahçesinde ya da Tv. larda belgesellerde görebilir. Ama kırsalda yaşayan çocuk, onları evinin yanıbaşında hatta çatısında, bahçesinde görür.

Ben kırsal yaşam aşığı biriyim. Bundaki baş etken köyde doğmuş ve orada yaşamış bulunmamdır. Ha şunları da unutmayalım. Uzaktan davulun sesi hoş gelebilir. Ancak köyde yaşamanın da zorlukları mutlaka vardır. Örneğin yaz günü sıcağın altında tarlada çalışmak zordur. Veyahut sabahın ilk ışıklarıyla başlayıp uzun süren koyun gütme ve hayvan bakımı ile otlatma pek te kolay olmayabilir.

Baş parağrafımda kent yaşamının olumsuzluklarını anlattım. Ama güzel yanları da yok değil. İnsanlara daha yakınsınız. Her yeni bir gün değişik insanlarla iç içesiniz. Sinema, tiyatro gibi eğlence yerlerine gidip stres atabilirsiniz. Ve hayatınız hareket anlamında köydekinden daha aktiftir. Monoton yaşama şehir hayatı izin vermez.

Şahsen kırsal yaşamı anlatsam da kent yaşamından ve yaşadığım şehirden vaz geçemem. Çünkü kent yaşamını da kendine göre çekiciliğinin olduğunu düşünüyorum. Hayatı dolu dolu yaşamak istediğim için şehirin aktif yaşamından yararlanıyorum.

Bundan ötürü kırsal yaşam mı, kent yaşamı mı diye kendime soruyorum.

Ve sonuç olarak, kendime şöyle bir çözüm buldum. Şehrin merkezinden biraz daha dışarda olan bir semtte bahçeli bir eve taşınmak. Bu evde kendi çapımda sebze yetiştirip, meyve ağacı dikip kendi ürünlerimi tüketmek. Kümes hayvanları besliyip, bir de hav havımızın olması belki çatımda yuva yapan bir leyleğim olayacak ama arada bir bizi ziyaret eden serçe ve güvercinlerim hiç eksik olmuyacak.

Bu çözümümü kendim gerçekleştiremedim ama bir gün gerçekleştirirsem hem kırsal yaşamdan uzak kalmamış, hem de şehirde oturuyor olcağım. Bu iki yaşamı bir arada sürdürebilmek ne kadar güzel. Böyle bir hayatı benim ve sizlerin de yaşaması dileklerimle.



r.d.
 

<-Geri

 1 

Devam->

 
bu gün 1 ziyaretçi (2 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol